Abdullah LEBLEBİCİ / Haber Köşe Yazarı

Gürcistan karşısında 3-0 gibi rahat bir üstünlük yakalamamıza rağmen, oyunu doğru okuyamayan Montella yüzünden maçı adeta ellerimizle rakibe teslim ettik.

Skor 3-2’ye gelirken son dakikalarda yaşanan panik, sahadaki futbolcuların değil, kulübedeki teknik adamın yetersizliğinin göstergesiydi.

Beş on dakika daha olsa belki de Gürcistan tarihi bir galibiyete imza atacaktı.

Oysa elimizde Avrupa’nın en büyük kulüplerinde forma giyen, dünyanın en yetenekli teknik adamlarıyla çalışan bir oyuncu grubu var.

Bu noktada Montella’nın verebileceği ekstra bir taktik ya da teknik katkıdan söz etmek zor.

Ondan beklenen tek şey, oyunculara abilik yapması. Bunu bile beceremedi.

Gürcistan’ın Bulgaristan’ı 3-0 yenmesi başımızı ellerimizin arasına alıp düşünmeye sevk etti.

İspanya’ya ev sahipliği yaparak Konya tarihi günlerinden birini yaşadı.

Şehrin tamamında olağanüstü güvenlik ve organizasyon önlemleri alındı.

Caddelerden stadyuma, kadar her noktada hummalı bir hazırlık göze çarptı.

Bu atmosfer hem Konyalıların misafirperverliğini hem de şehrin böylesine büyük bir organizasyonu kaldırabilecek gücünü gözler önüne serdi.

Ayrıca… “Maça gitmek üzere stadyuma doğru ilerlerken Konyalı taraftarların kilometrelerce yol boyunca sağlı sollu insan zinciri oluşturarak milli takım otobüsünü selamlamaları, coşkulu tezahüratlarla destek vermeleri gerçekten görülmeye değer bir manzaraydı.”

"Maç öncesi tribünlerdeki coşku, çalınan marşlar ve şarkılarla doruğa ulaştı; deyim yerindeyse gözlerimiz doldu."

Ve geldik maça… İspanya’nın vuruşu ile başladık…

Tuhaf bir şekilde ön alanda baskı kurmaya çalıştık, ancak, rakibin topa sahip olmasına ve top çevirmesine o kadar izin verdik ki,

İlk dakikadan itibaren kalemizde abluka kurdular ve aradıkları golü 6. dakikada Pedri'nin ceza sahası dışından vurduğu şut ile buldular. 0-1

Bir takıma bu kadar rahat top çevirme fırsatı verirsen sonuç kaçınılmaz olur.

22. dakikada Mikel Merino farkı 2'ye çıkardı. İlk yarı bu skorla bitecek derken uzatma dakikalarında Merino farkı üçe çıkardı.

İlk yarı için yazacak bir şey yok. İspanya oynadı biz seyrettik.

İkinci yarıya da hızlı başlayan taraf rakip oldu.

Topu ayağımızda gereğinden fazla tutmamız ve üstüne yapılan pas hataları, rakibi kolayca pozisyona soktu.

Kaybettiğimiz top, 53. dakikada Ferran Torres’in golüne dönüştü.

Bu dakikadan sonra oyundan tamamen düştük. 58. Dakikada Merino kendisinin 3. Takımının 5. Golünü attı. Hemen ardından Pedri skoru 0-6 yaptı.

Maç özelinde söylenecek fazla bir şey yok; İspanya oyunu domine ederken, Arda haricinde Montella ve diğer oyuncular adeta sadece izlemekle yetindi.

Bu karşılaşmada iyi olan tek unsur, tribünlerin coşkusu oldu.