Şimdiye kadar Judo ve Karate hakkında yazılar yazmadım veya yazamadım. Birilerinin yazdığı spor dallarını iyi bilmesi lazımki bir hüküm verebilsin. Müsabakaları sadece gözünle bakarak seyretmeyeceksin. Seyrettiğin spor dalı hakkında küçücük de olsa bir şeyler bileceksin. Spor ansiklopedilerini karıştırıp sizlere bu iki spor dalı hakkında bir fikir verebilirim.
Juda rakibe vurmaksızın, çeşitli teknikler kullanılarak onu altetmeye dayanan uzakdoğu kökenli spor dali. Jiu-Jitsu dan kaynaklanan bu spor dalı, Asya Türkleri ile Tükmenler’in yaptığı aba güreşiyle de benzerlikler gösterir. Japonya’ya Budist rahipler aracılığıyla yayılan Judo 14. Yüzyıldan Uzakdoğuda yoğunluk kazanmıştır. Jiu-Jitsu daki kırıcı oyunlar Judada kaldırılmıştır. Avrupanın Judo ile tanışması 1900’lü yallardadır. Avrupa kıtasında ilk müsabaka 1918 yılında İngilterede yapılmıştır. JUdo Cumhuriyetimizin ilanından sonra askeri okullarımızda savunma derslerinden biri olarak ele alınmıştır. Judocularımızuluslararası alana ilk kez 1971 Akdeniz Oyunlarında çıkmışlardır.
KARETE; Karate karşılaşmalarında tam anlamıyla kontrollü yumruk ve tekme atma teknikleri kullanılır. Vuruşlar vücudun sayı alınabilecek bölgelerine yumruğun ve tekmenin beş santimetreye kadar yaklaşmasıyla yapılır. Bu bölgeler baş, surat. gövde, karın ve bel dahildir. karate yurdumuza 1962 yılında. Hakkı Koşar, Ferhat Özsert, İbrahim Öztek karate sporunun iz bırakan sporcuları arasına girdi. Bu isimler milli takımlarımızda öğretmenlik te yaptılar.
Bir spor yap da ne yaparsan yap derler. Vücudun hangi spor dalına yapmaya müsaitse, yaşın neyi gerektiriyorsa o spor dalını severek ve isteyerek yapacaksın. Kendini zorlamayacaksın. Sadece kendinle yarışacaksın, başkasıyla değil.
Bu yazı toplam 1038 defa okunmuştur.